Anal Fissür (Çatlak)

Tıpta anüs adı verilen makat bölgesinde oluşan çatlak veya yırtıklara anal fissür denir. Anal fissür, her yaşta kadın ve erkeklerde eşit oranda görülen bir rahatsızlıktır. Fissürler defekasyon esnasında çok ağrı ve kanama yapabilirler. Çocuklarda büyük abdest esnasında kanama olmasının en sık sebebi anal fissürlerdir. 6 – 24 aylık bebeklerde sık görülür. Defekasyonda ağlama ve kanamaya sebep olur.

Anal fissürler anüs bölgesinde deri ile mukoza dediğimiz barsak iç kısmının birleştiği yerde anoderm dediğimiz bölgede oluşurlar. Anoderm derinin aksine kıl, ter bezi veya yağ bezi içermez; buna karşılık çok sayıda dokunma ve ağrı duyusu taşıyan sinir içerir, bu nedenle bu bölgedeki çatlaklar çok acı verirler.

Anal Fissür Nedenleri

Anal fissürler anal kanalda ve anüste oluşan travmalarla ortaya çıkarlar. Bu travma çoğunlukla sert defekasyon yapma, yani kabızlık nedeni ile oluşur. Pek çok hasta çatlağın oluştuğu, zor defekasyon yaptıkları, aşırı kabızlığın olduğu zamanı hatırlarlar. Kabızlıktan başka tekrarlayan ishal atakları da bu bölgede çatlakların oluşmasına yol açar. Nadiren anüs bölgesinden ateş ölçmek için termometre konması, lavman yapılması, endoskopi yapılması veya prostat muayenesi için ultrasonografi probu yerleştirilmesi de fissür oluşumuna yol açabilir. Doğum yapma esnasında da bu bölgede yırtıklar oluşabilir. Anal fissür hem erkek hem kadınlarda en çok arka orta kısımda oluşur. Bunun nedeni anal sfinkter denilen anüs bölgesinde yerleşmiş adalelerin yapısıdır. Normalde bizden habersiz olarak çalışan, kasılı durarak gaz ve büyük abdest kaçırmamızı engelleyen düz kas yapısındaki bu adalelerin en zayıf olduğu bölge burasıdır . Bu nedenle anodermde bir çatlak oluştuğunda çoğunlukla bu bölgede çatlak oluşur. Kadınlarda önde vajen olduğu için anal kanalın ön orta kısmı da daha zayıftır. Bu nedenle ön orta kısımda çatlak oluşması kadınlarda erkeklere göre daha çok görülür.

Eğer anal fissür yani çatlak ön orta veya arka orta kısım dışında bir yerde oluşmuş ise travma dışında başka nedenler de akla gelmelidir. Anal fissür oluşumuna neden olan diğer sebepler bu bölgede kanser olması, iltihabi bir barsak hastalığı olan Chron hastalığı, lösemi, tüberküloz, sitomegalo virüs ve herpes gibi diğer enfeksiyonlar, anal seks , frengi, gonore ( bel soğukluğu ) ve aids ( HIV ) olabilir.

Anal fissür olan hastalarda anüs sfinkterlerinin normalden daha sıkı olduğu, yani daha çok kasıldığı saptanmıştır. Normalde defekasyon esnasında gevşeyerek büyük abdestin çıkmasına müsade eden bu sfinkterler çok sıkı olduğunda yeteri kadar gevşeyememekte, kişide bir de kabızlık varsa geçen sert büyük abdest gevşeyip genişleyemeyen anüs bölgesinde yırtık oluşmasına sebep olmaktadır.

Anal fissür semptomları nelerdir

Anal fissürler hastalarda defekasyon esnasında ve sonrasında ağrı oluşturur. Başlangıçta bu ağrı az iken, eğer olay iyileşmez , kronikleşir ise ağrı şiddeti giderek artar ve daha uzun sürmeye başlar. Bazı hastalar ağrı nedeni ile defekasyondan kaçınıp, büyük abdestin daha da sertleşmesine yol açmaktadırlar. Bu da fissürün daha da kötü olmasına yol açan bir kısır döngü yaratmaktadır. Bu ağrı bazen idrar yapımını da etkileyip, idrar esnasında ağrıya, sık idrar yapmaya, nadiren de idrar tutukluğuna yol açabilmektedir. Defekasyon esnasında kanama, anüs bölgesinde kaşıntı, kötü kokulu akıntı oluşabilir. Bebek ve çocuklarda sıklıkla kanama yapar.

Anal fissürde tanı

Anal fissür tanısında hastanın öyküsü önemli yer tutar. Muayene, bu bölge ağrılı olduğu için mümkünse kalçalar hafifçe yana ayrılarak gözle yapılmaya çalışılır. Eğer bu şekilde gözle görme mümkün olmuyor ise, anüs bölgesi lokal anestezi içeren pomadlar ile uyuşturularak anal kanal daha iyi incelenir. Çok ağrılı olduğu için parmakla muayeneden kaçınılmalıdır.

Yeni oluşmuş bir anal fissür düz bir yırtık şeklinde görülür, eğer olay kronikleşmişse daha geniş bir yarık vardır, çatlağın orta kısmında alttaki adaleler görülebilir; çatlağın dış ucunda deri katlantısının oluşturduğu sentinel pile( nöbetçi meme ) denilen bazen de hemoroid (basur ) ile karıştırılan meme şeklinde bir deri katlantısı meydana gelir.

Kanama olan hastalarda muayenede çatlak görülse bile iç kısımdaki daha ciddi bir hastalık olasılığını ekarte etmek için rektoskopi dediğimiz ışıklı optik aletlerle içerinin gözlenmesi işlemi yapılmalıdır.

Tedavi

Yeni oluşmuş, akut fissürlerde ilaç ile %80-90 oranında iyileşme sağlanır. Olay kronikleşmiş ise ilaç tedavisinin başarı şansı %40 lara iner ve hastaya operasyon gerekir.

Tedavide ilk yapılması gereken büyük abdestin yumuşatılması ile kabızlığın önlenmesidir. Bunun için lifli diyet ve gerekiyorsa uygun ilaçlar verilir. Defekasyon sonra sıcak su oturma banyoları çok yararlı olabilir.

İlaç tedavisi amacı ile lokal anestezik ilaçlar ve az miktarda kortizon içeren pomatlar ve bazı fitiller kullanılır. Ayrıca aşırı sıkı adaleleri gevşetmek amacı ile ağızdan veya lokal olarak kullanılabilen ilaçlar vardır. Bazı durumlarda adeleleri geçici olarak felç edip çatlağın iyileşmesine olanak sağlamak amacı ile botoks tedavisi uygulanmaktadır.

İlaç tedavisinden fayda görmeyen akut veya kronik fissürlerde ise cerrahi tedavi uygulanır. Bu tedavide aşırı sıkı olan sfinkterler uygun bir yerinden kısmi olarak kesilip gevşetilir. Bu esnada fissür yatağıda çıkartılabilir veya kürete edilebilir; nöbetçi meme varsa o da çıkartılır. Bu opreasyondan sonra hasta ameliyat yaralarına rağmen ilk yaptığı defekasyonda bile çok daha az ağrı duyacaktır. Kısa sürede de tam iyileşme oluşur. Bu operasyonun başarı şansı çok yüksektir ( %91 - %98 ).