Varis ve Tedavisi

VARİS NEDİR ?

Varis kelimesi, Latincede kıvrımlı anlamına gelen varix kelimesinden türetilmiştir. Deri ve deri altındaki kıvrımlı, genişlemiş, büyümüş, bazen bir ağ görüntüsü oluşturan toplar damarlara varis denmektedir. Varisler genellikle bacaklarda ve ayak bileklerinde oluşurlar.

VARİSLERİN NEDENLERİ NELERDİR ?

Kalbimiz kasıldığı zaman atardamarlar taze kanı tüm vücuttaki dokulara iletirler, venler bu dokulardaki kirli kanı yeniden kalbe getiren damarlardır. Bacaklarımızdaki venler yani toplardamarlar bu geri taşıma olayı esnasında yerçekimine karşı çalışırlar. Bu esnada kalbe gitmekte olan kanın geriye kaçmasına venler içerisindeki küçük, tek yönlü çalışan kapakçıklar engel olur. Bu kapakçıklar normal çalışamaz ise venlerde kan göllenmesi olur, bu da damar duvarının genişlemesine, incelmesine ve damarların kıvrımlı, şiş bir hal almasına yol açar. Bu kapakçıkların iyi çalışmamasına damar içindeki basıncın artması, damar duvarındaki zayıflama, elastikiyetini kaybetme ve kapakçıklarda oluşan hasarlar yol açabilir.

Varislerin oluşmasında genetik yapının da rolü olabilir. Bazı insanlar bozuk kapak yapısı veya toplar damar duvarı yapı bozukluğuna yatkın olarak doğabilirler ve bu kişilerde ileri yaşlarda kolaylıkla varis gelişebilir.

Gebelik en sık varis nedenlerinden birisidir. Hamilelik esnasında hormonlar damar duvarlarında gevşeme ve elastikiyetin bozulmasına yol açarlar. Kilo artışı ve hamilelikte büyüyen uterus (rahim) toplar damarlara baskı yaparak bacaklardaki damar içi basıncı arttırırlar, bu da varis oluşumuna sebep olabilir.

Uzun süre ayakta kalarak iş yapanlarda da varis oluşma ihtimali artmaktadır.

Varisler daha nadir olarak da altta yatan ciddi bazı hastalıklar sonrası oluşabilirler. Bu ciddi hastalıklar:

  • Derin ven trombozu veya tromboflebit denilen, derin damarlarda kan pıhtısı oluşması veya iltihaplanma olması
  • Arterler ve venler, yani atar ve toplar damarlar arasında doğuştan veya sonradan olan anormal ilişkiler bulunması ( Arteriö-venöz fistüller )
  • Çok nadiren bacaklarda veya karın içerisindeki tümörler de varis oluşumuna yol açarlar.

VARİSLERİN SEMPTOMLARI NELERDİR ?

3 çeşit varis vardır:

  1. Kılcal varisler.Bunlar örümcek ağına benzerlik gösterdikleri için spider varisler diye de anılan derideki ince varislerdir.
  2. Retiküler varisler.Deri altında yeralan daha geniş çapta ve uzunlukta olan varislerdir.
  3. Ana toplar damardaki kapak yetmezliklerine bağlı oluşan en ilerlemiş haldeki varislerdir.

Kadınların üçte ikisinde, erkeklerin ise üçte birinde varis oluşur. İleri yaşlarda varis daha çok görülmektedir.

Pek çok hastada görüntü bozukluğu dışında belirgin bir semptom yoktur. Variköz damarlar deride mor, şiş ve kıvrımlı olarak görülürler. Erken devrelerde hafif yakınmalar oluşur. Bunlar; bacaklarda künt bir ağrı, yanma, ağırlık hissi şeklinde yakınmalardır. Ayak ve ayak bileklerinde şişmeler olabilir. Varisli venlerin üzerindeki deri kısımlarında kaşıntı olabilir.

Spider venler çoğunlukla kadınlarda oluşur ve genellikle kozmetik bir problem sanılsa da acı ve ağrıya yol açabilirler.

Varisler ilerlediğinde daha ağır semptom ve bulgular oluşur. Bunlar

  • Bacaklardaki şişlikler.
  • Uzun süre oturma veya ayakta durma sonucu ayak bilekleri ve baldırlarda belirgin şişlik ve ağrı.
  • Ayak bileği ve bacağın alt kısımlarında deride renk değişiklikleri, koyulaşma, lekeler.
  • Daha ilerlemiş vakalarda ayak bileklerinde iyileşmeyen yaralar, ülserasyonlar
  • Varisli damarlar içinde kan pıhtılaşması ve inflamasyon sonucu oluşan yüzeysel tromboflebitler.
  • Küçük bir darbe ile bile belirgin sıyrık ve kanamaların oluşmasıdır.

Variköz venlere ait semptomlar kadınlarda adet döneminden birkaç gün önce ve adet devresi esnasında daha ağırlaşabilir.

VARİSTE NASIL TANI KONUR ?

Varis tanısında hastanın öyküsü ve fizik muayene en önemli ögelerdir. Varislerin tipik görünümü tanıyı koydurmaya yeterlidir. Eğer muayene veya yakınmalarda derin venlerde problem veya komplikasyon düşünülürse veya tedavi amaçlı bir müdahale planlanıyorsa ileri tetkik yapılır.

Duplex doppler ultrasound denilen toplardamarların ses dalgaları ile incelenip haritalandırılması en sık kullanılan tetkik yöntemidir. Bu tetkikle kapak yetmezliğinin derecesi ve derin venlerde sorun olup olmadığı saptanabilir.

Eskiden sık kullanılan venogram dediğimiz, ilaç verilerek damarların filminin çekilmesi yöntemi günümüzde çok nadir kullanılmaktadır.

VARİS TEDAVİSİ

Varis tedavisinde amaç yakınmaları geçirmek ve komplikasyonları önlemektir. Bazen varisli hastadaki tek yakınma görüntü bozukluğu olabilir, bu durumda da estetik nedenle tedavi yapılmaktadır.

Varis yapısal bir bozukluk olduğu için ilaçla tedavisi yoktur. Flebit, ülser gibi komplikasyonlar oluşur ise ilaçlar tedaviye eklenir.

Varisten korunmak amacı ile ve erken devredeki varis hastalarına

  • Varis çorabı giymek
  • Düzenli olarak geceleri bacakları yukarıya kaldırmak.
  • Çok uzun süre oturmaktan veya ayakta hareketsiz kalmaktan kaçınmak.
  • Egzersiz yapmak ve kilo almamak önerilir.

Eğer bu önlemler yeterli olmaz ise cerrahi tedavilere başvurulur. Ligasyon ve stripping olarak adlandırılan cerrahi tedavi, varis probleminin standart tedavisidir. Buna karşılık uygun vakalarda yapılan skleroterapi, lazer tedavisi ve radyofrekans tedavileri daha risksiz ve nekahat devreleri daha kısa süren tedavilerdir. Ancak daha yeni yöntemler olan lazer ve radyofrekans tedavilerinin uzun dönem sonuçları, hastalığın tekrarlayıp tekrarlamayacağı tam bilinmemektedir.

VARİSLERDE SKLEROTERAPİ

Skleroterapi, sklerozan maddeler veya köpük denilen bazı büzüştürücü ilaçların damar içerisine verilerek damarlarda büzüşme yapıp kapanmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir. Bu işlem esnasında bacak yukarıya kaldırılıp damarlardaki kan boşaltılır ve varisli damar içerisine sklerozan madde enjekte edilir. Kılcal damarlar için yapıldığında doktor muayenehanesi veya lokal müdahale odalarında 15-30 dakika içerisinde yapılabilir. Sklerozan madde verdikten sonra damar üzerine basınç uygulanıp, bandaj sarılır. Bu bandaj bir-iki hafta tutulabilir.

Sklerozan madde enjeksiyonu hafif ağrılı olabilir, birkaç dakika süren yanma hissi olabilir. Varislerin yaygınlığına ve büyüklüğüne göre birkaç seans tedavi yapılması gerekebilir.

Daha yeni bir yöntemle sklerozan madde veya köpük, bir kateter ile verilmektedir. Bu yöntemle daha önce yalnızca cerrahi yöntemle tedavi edilerek bağlanıp çıkartılan daha büyük damarlara da skleroterapi yapılabilmektedir. Köpük ile yapılan tedaviler sklerozan madde enjeksiyonundan daha güvenli ve daha etkili olmaktadır.

Skleroterapi sonrası kişi hemen kalkıp normal yaşantısına dönebilir. Hastanın hergün yürüyüş yapması önerilir ancak ağır hareket ve aktivitelerden birkaç gün uzak kalması gerekir. Skleroterapi sonrası bazı hastaların birkaç hafta varis çorabi giymesi tercih edilir. Skleroterapi hamilelerde, sklerozan maddelere allerjisi olduğu bilinenlerde ve derin ven trombozu olanlarda uygulanmaz.

Skleroterapinin Riskleri ve Yan Etkileri

  • Skleroterapinin en sık görülen yan etkisi deride damar trasesi boyunca renk koyuluğu oluşmasıdır. Kırmızı-mor renk değişikliği şeklinde oluşan bu tablo 6-12 ayda geçebilir, bazı kişilerde ise kalıcı olabilir.
  • Sklerozan tedavi yapılmış damarlar yeniden oluşabilirler veya bu damarların hemen yakınında yeni damarlar ortaya çıkabilir.
  • Tedavi yapılmış bölgede ağrı, yanma, kaşıntı oluşabilir.
  • Eğer sklerozan madde damardan dışarıya kaçırılırsa o bölgede yaralar, nedbe dokuları oluşabilir.
  • Sklerozan madde allerjik reaksiyon yapabilir.

VEN LİGASYONU VE STRIPPING

Ven ligasyonu ve stripping çok büyük olmayan bir cerrahi müdahaledir. Eğer venlerde çok sayıda kapak bozukluğu veya ilerlemiş varis varsa uygulanır. Bu işlem esnasında ven üzerinde deriye yapılan ufak kesilerle damar bulunur, üst kısmı bağlanıp ( ligasyon ) kesilir ve damar içinden gönderilen bir tel yardımı ile damar çekilerek çıkartılır ( stripping ). Bu işlem esnasında ana damar dışındaki genişleyip büyümüş damarlar da üzerlerine yapılan milimetrik yaralardan tutulup dışarıya alınarak çıkartılıp temizlenir.

Bu ameliyat sonrası hastalar aynı gün yürümeye başlarlar, aynı gün veya ertesi gün evlerine gidebilir ve birkaç gün içerisinde de çalışma hayatlarına, normal yaşamlarına dönebilirler. Birkaç hafta sonra da ağır sporları yapacak duruma gelirler.

Ven ligasyonu ve stripping genellikle büyük varislerde uygulanır, ilerlemiş varislerde venöz deri ülserlerini önlemek için uygulanır. Ayrıca kozmetik nedenlerle, uzun süre ayakta durunca bacaklarında ağrı, yanma, ağırlık hissi, şişme olan kişilerde, variköz venlerde kanama olduğunda, deride renk değişiklikleri olduğunda da uygulanan bir tedavidir.

Hem büyük hem de küçük varisleri bir arada olan kişilerde birden çok tedavi bir arada uygulanabilir. Büyük damarlara yapılan ligasyon ve stripping sonrası, kılcal damarlara da skleroterapi uygulanabilir.

Ven ligasyonu ve strippingin sakıncalı olacağı hastalar:

  • Diğer tıbbi nedenlerle ameliyatın yüksek risk taşıyacağı yaşlı hastalar.
  • Bacaklarında atardamar hastalığına bağlı dolaşım bozukluğu olan hastalar.
  • Lenf kanalları tıkanmasına bağlı bacaklarda aşırı doku suyu birikmiş (lenfödem) olan hastalar.
  • Yaygın deri enfeksiyonu olan hastalar.
  • Kan pıhtılaşması defekti olan kişiler.
  • Hamileler
  • Bacaklarda arteriovenöz fistül sonucu varis oluşmuş kişilerdir.

Doğru hasta seçimi ve iyi bir cerrahi müdahale sonrası ven ligasyonu ve stripping %90 dan fazla hastada mükemmel sonuç verir ve uzun vadede de hiçbir sorun yaşanmaz.

Bacaklardaki damarların kalpte by-pass için kullanılmasından dolayı bazı hastalar bu ameliyatla damarların çıkartılmasının ileride olası bir by-pass ameliyatını engelleyeceğinden endişe etmektedirler. Zaten yapısı bozulup genişlemiş olan bir damar by-passta kullanılamaz, bu nedenle varisli bir kişinin bu nedenle ameliyat edilmemesi düşüncesi yalnıştır.

VARİSLERDE LAZER TEDAVİSİ

Lazer uygulaması ile damarlarda skar dokusu oluşur, bu da damarı kapatıp, söndürerek içinden kan geçmesini engeller. Kapanmış olan bu ven 1-2 yıl içerisinde tamamen kaybolur.

. Genellikle birden çok tedavi seansı gereklidir, 6-12 hafta aralıklarla tedavinin yinelenmesi gerekebilmektedir. Yakın zamanlara kadar lazer tedavisi yalnızca derideki yüzeyel kılcal damarlara uygulanıyordu

Daha yeni bir yöntem olarak endovenöz yani damar içine uygulanan lazer tedavisi yapılmaktadır. Ven içerisine bir kateter yardımı ile lazer probu yerleştirilerek uygulanan bir tedavidir. Bu işlem esnasında kateter duplex ultrasound ile takip edilir. Lazer tedavisi ameliyattan daha az ağrılı bir tedavidir, lokal anestezi veya sedasyon ile yapılabilir.

Lazer tedavisi sonrası kişi ertesi gün normal yaşamına dönebilir, birkaç hafta bandaj uygulanması veya varis çorabı giymesi gereklidir.

Endovenöz lazer tedavisi sonrası damarın tamamen kapanıp kapanmadığı ultrasonografi ile kontrol edilmelidir. Eğer damar kapanmadı ise ikinci bir müdahale ile ligasyon ve stripping gerekebilir.

Lazer tedavisinin risk ve komplikasyonları:

  • Deri yanıkları
  • Deride renk değişiklikleri
  • Sinir hasarına bağlı yanma, ağrı
  • Damar içinde veya derin damarlarda pıhtı oluşmasıdır.

VARİSLERDE RADYOFREKANS TEDAVİSİ

Radyofrekans tedavisi varislerde yakın zamanlarda kullanılmaya başlanmış bir tedavidir. Bu teknikte radyofrekans enerjisi (lazer enerjisi yerine) damar içini ısıtıp hasarlayarak, venin kapanmasını sağlar. 1-2 yıl içerisinde de damar kaybolur. Bu yöntemde de küçük bir yerden damar içine yerleştirilen bir kateter yardımı ile radyofrekans enerjisi damar içerisine ulaştırılır. Bu yöntem de lokal anestezi veya sedasyon ile uygulanabilir.

Radyofrekans tedavisinin risk ve yan etkileri

  • Deri yanıkları
  • Yanma, ağrı, uyuşukluk.
  • Damarda veya derin damarlarda pıhtı oluşumu.

Radyofrekans uygulamasında da ilk seansta damarın tam kapanması sağlanamayabilir ve ikinci bir müdahale gerekebilir.

VARİSTEN KORUNMAK İÇİN NE YAPABİLİRSNİZ?

Risk Faktörlerinizi Gözden Geçiriniz

  • İş yerinde oturur durumda çalışmak.
  • İş yerinde çok fazla ayakta ve hareketsiz kalmak.
  • Spor yapmamak.
  • Yürüyüş yapmamak, yürümekten kaçınmak.
  • Çok seyahat etmek.
  • Sigara kullanmak, aşırı alkol almak.
  • Sürekli kullandığınız ilaçların damarlara etkisini bilmemek.
  • Aşırı sıcaklara maruz kalmak ( sıcak banyo, kaplıca, aşırı güneşlenme, kum banyosu )
  • Anne, baba, yakın akrabalarda varis olması.
  • Gebelik.
  • Aşırı kilo almak

En belirgin risk faktörleridir.

Korunmak için:

  • Değiştirebileceğiniz risk faktörleriniz için doktorunuzdan görüş alınız.
  • Uygun olan her ortamda bacaklarınızı ayak bilekleriniz kalp seviyesinin üzerine gelecek şekilde kaldırarak dinlendiriniz.
  • Seyahatlerde mümkün olduğunca bacaklarınızı kıvırmadan, uzatarak oturabileceğiniz yerleri seçiniz.
  • Uzun seyahatlerde mümkünse sık mola veriniz ve molalarda ayakta durmak veya oturmak yerine yürüyünüz.
  • Uzun seyahatlerde doktorunuza danışarak uygun varis çorapları kullanınız.